Günlük Rutinlerin Dayanılmaz Hafifliği
- Senem Şahin

- 26 Ağu
- 2 dakikada okunur
Sabah uyandım, gözüm yarı açık yarı kapalı halde, telefonumu elime aldım farkında olarak veya olmayarak başkalarının yaşamlarını, giydiklerini, yediklerini, ofislerini, tatillerini, dinlediği müzikleri, eğlencelerini zihnime kazıdım ve uyandım. Her şey yolunda ve kontrolüm altında, her şey yolunda olduğu için veya yolunda olmadığında da yapacağım en iyi şeyi yaptım yine. Bir kahve!
Yola çıkmalıyım, işe gitmeliyim, takvimimde olan görüşmelerimi veya toplantılarımı yapmalıyım. Gülümseyerek girmeliyim. Canı sıkılmış, morali bozuk olan kişileri harekete geçirecek enerjim yerinde. Bazen ben de diğer herkes gibi bir kafein tazelemesi yapıp elimde kahvem ile bir fotoğraf çekilip olduğumdan daha mükemmel bir an'da olduğumu göstermeliyim. Kimlerin görüntülediğine bir bakmalıyım yine herkes gibi. Bu his, tam da bu his, uzunca bir süredir olduğundan daha iyi bir hayat sürüyor tablosu yaratıyor. Ne trajik!
Öğlen yemeği saati çoktan geldi, az yemeliyim diye geçiriyorum aklımdan gerçek şu ki sağlığımı düşündüğümden değil bedenimi çok sevmediğimden. Bu bir benlik karmaşası değil de ne? Dayatılan bu şey zayıf olursan güzel görünürsün değil mi? Başkalarına iyi görünmek için aldığımız o kıyafetler, mağazalarda saatlerce geçirilen zamanlar, onları her sabah giyip işe gelmeler, görmediğim yerler var oysa! gitmediğim ülkeler.
Düşünüyorum da bu ben değilim, ben olmadığımın farkında olarak ve pek de rahatsız olmadan sürdürüyorum rutinlerimi. Sahici gelmiyor artık bir çok şey ve insan. Herkes yaşar gibi, zengin gibi, kültürlü gibi, eğitimli gibi, bilgili gibi, görgülü gibi davranmıyor mu? Bunlar olduğunu kanıtlamak için yaşıyor gibi sanki. Şarj aletimi kaybetmişim de birazdan kapanacakmışım gibi hissetmeye başladığım kurgu hayatlardan tükendiğimi hissediyorum. Gerçek dostlarım ile gerçek anları yaşadığım, üzgün veya neşeli olduğum ama gerçek olan anlarda kaybettiğim bir şeyi birden bulmuş gibi seviniyorum.
Yanan odada olmayı tercih etmeyiz ancak yanan odada eylemsiz durmak tercihtir. Bu bir karardır. Rutinler, rahatımı bozmamak için gelişen angaryalar, sözde sorumluluklar özgürlüğümü kısıtlıyor çoğu zaman. Yangın bir metafor, odada kalan ise sensen eğer yangını kimin çıkardığını boş ver, hayatını kurtarmaya bak...
Yorumlar